Borderline (sınır) kişilik bozukluğu danışmalarda sıkça karşılaştığımız bir kişilik bozukluğu örüntüsüdür. Bu kişilik bozukluğunun temel özelliği duygu durumlarındaki hızlı iniş çıkışlar, çabuk öfkelenme ve çabuk sevinme ve bu ikisi arasındaki duygu geçişinin çok hızlı olmasıdır.

Bu kişilik bozukluğuna sahip olan bireyler özellikle ikili ilişkilerde, kadın erkek ilişkilerinde ve yakın dostluklarda bazı problemler yaşar. Çok yakın ilişki kurup ilişkide karşı taraf da yakınlaşmaya başladığı zaman yoğun terk edilme riskine karşı ilişkiyi sonlandırırlar. İlişkinin içindeki yakınlık bu kişiler için dayanılmazdır yutulma korkuları yaşarlar. İlişkinin içinde uzaklık dayanılmazdır kaybetme korkuları yaşarlar, hep belli bir mesafeden sevmek isterler ne boğacak kadar yakın, ne terk edecek kadar uzak. Yakınlaşma ve uzaklaşma arasındaki mesafeleri arasında uçurum vardır.
Karşı cinsle derin ve uzun süreli ilişki kurma konusunda çok zorlanırlar. Sevdikleri kişiyi bazen göklere çıkarıp idealize ederken bazen de yerin dibine sokarak aşağılarlar ve develüe ederler. Diğerleriyle ilgili duyguları inanılmaz değişkendir kendileriyle ilgili duyguları da öyle. Kendilerini zaman zaman çok değerli, çok güzel, çok zeki hissederken zaman zaman da değersiz, çirkin ve aptal hissederler.
Borderline kişilik bozukluğunda kullanılan temel savunma mekanizması bölmedir. Bölmenin etkisiyle kendisine ve diğerlerine karşı duyguları sürekli değişir. Sıklıkla yoğun bir boşluk ve anlamsızlık duyguları olur. Öfkelendiklerinde ve kendilerini kötü hissettiklerinde bu duyguyu diğerine vererek rahatlama yani yansıtmalı özdeşim savunma mekanizmasını da oldukça sık kullanırlar. Diğerini kötü hissettirdikten sonra ancak rahatlayabilirler. Diğeri gerçekten kötü hissettiğinde ve sustuğunda ona her şeyi kafasına taktığını, beraber bir şeyler yapmak istediğini ya da sinemaya gitmeyi teklif eder. Yarım saat önce yapılan konuşmayı kendisi yapmamış gibidir.

Sevgileriyle, eşleriyle ya da partnerleriyle yaşadıkları ilişkide yolun sonuna geldiklerini anladıklarında yoğun bir panik ve korku yaşarlar. Bir ilişkiyi sonlandırmak borderline kişilik bozukluğuna sahip bir kişi için inanılmaz zordur. Her şeyin boş olduğunu, diğeri olmadan yaşayamayacağını düşünürler. Bir organını kaybetmişcesine acı çekerler. Genellikle ilişkinin hemen ardından yeni bir partner bulmak isterler. Yas yaşama yetileri oldukça kısıtlıdır. Diğerinin boşluğunu bir başkasının doldurmasını isterler.
Yas tutma bir yitim bir değişikliğe iç dünyamızın verdiği bir yanıttır. Yitirilen şey her ne olursa olsun bu bir sevgili, bir iş, bir dost bunun karşısında iç dünyamız kendisini toparlamak ve yitirilen şeyle beraber yaşamak için bir süre keder duygusu yaşar. Gerçek dünyaya uyum sağlama bu süreçte güçleşir yaşamın renkleri azalır. Yas dönemi tamamlandığında kaldığımız yerden devam ederiz yitirdiğimiz tarafımızla.
Bu kişiliğe sahip kişiler tam bir yas sürecini tamamlayamadıkları için her kayıp onlar için çok yoğun duygular yaratır ve korkutucudur. Acıdan kaçmak için kaybedilen nesnenin yerine bir yenisini koyma eğilimleri vardır.
Borderline kişilik bozukluğuna sahip olan bir kişi kendisinin sakin biri olduğunu söylerken aynı zamanda öfkeli biri olduğunu da düşünür. Ya da çok neşeli olduğunu söylerken aynı zamanda çok mutsuz olduğunu da düşünür. bu kişilik bozukluğuna sahip olan bireylerde kimlik dağılması çokça gördüğümüz bir durumdur. Tutarlı bir kimlik yapıları olmadığı için kendi içlerinde kendilerini sürekli sahte olarak nitelendirirler.

Borderline kişilik bozukluğuna sahip olan kişilerin çocukluklarında tutarsız bir anne vardır. Annenin çocuğu sevdiği ve çocuğa kızdığı olaylar sürekli değişir. Bugün resim yaptığı için çocuğu seven, öpen anne yarın resim yaparak boya kalemleriyle ortalığı dağıttığı için çocuğa öfkelenir. Çocuk resim yapmanın iyi bir şey mi kötü bir şey mi olduğunu anlayamaz. Bu çocuğun hayatının bütününde vardır, annenin neye öfkelenip neden mutlu olmayacağını bilmeyen çocuk yetişkinliğinde diğerlerinin duygularını anlama noktasında güçlük çeker. Empati yeteneğinin zayıf olmasının sebebi annenin dengesiz davranışlarıdır. Babanın evdeki rolü ise genellikle silik ve uzaktır çocuğun ne yaşadığını anlayamaz ya da anne ile çocuk arasındaki ilişkiye müdahil olmak istemez. Dolayısıyla bu kişiler hayatları boyunca mükemmel ve koşulsuz sevecek bir anneyi arama eğilimindedir. İlişkide çok vericidirler bunun karşılığında istedikleri koşulsuz bir sevgi ve terk edilmemektir.
DİNAMİK PSİKOTERAPİ İLE YAPILABİMEKTEDİR
Borderline kişilik bozukluğuna sahip kişiler dinamik psikoterapi tekniği ile danışmanlık yapılabilmektedir. İlaçlı uygulama mümkün değildir. Danışmanlıkda duygularını danışmana yansıtır. Bu aktarımın varlığı ve yorumu sonucunda danışmalık ilerler. danışmanlık süresi ortalama iki ile beş yıl arasında değişir.
Aile Terapisti Gülcem Yıldırım
Aile-İlişki-Evlilik Danışmanı Gülcem Yıldırım; aile danışmanlığı, ilişki danışmanlığı, evlilik danışmanlığı, emdr, eft, bireysel danışmanlık alanlarında çalışan, Bakırköy Psikoterapist, İncirli Psikoterapist, Ataköy Psikoterapist, Bahçelievler Psikoterapist adreslerinde de hizmet vermektedir.
Kişilik bozukluğu kişinin çevreye uyumunu, günlük işlevselliğini bozan, kendinde gerilim- kaygı hali oluşturup, içinde yaşanılan kültürün beklentilerinden sapma gösteren, süreklilik taşıyan bir hal alması durumunda bahsedilen bedensel, düşünsel ve ruhsal özelliklerdir....
EMDR, Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, güçlü bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bugüne kadar her yaştan yaklaşık 2 milyon kişinin farklı tiplerde psikolojik rahatsızlıklarının başarıyla giderilmesini sağlamıştır.
Bireysel Psikoterapi kişinin hayatına zorluk yaşadığı herhangi bir dönemde başlayan kendine, çocukluğuna ve ergenliğine gittiği kendiyle tekrar tanıştığı uzun bir yolculuk sürecidir. Bu yolculuk sürecinde terapistin görevi bu uzun yolculuğa eşlik etmektir. Bu süreç minimum altı ay – bir sene sürer.
Ataköy Aile Danışmanı Gülcem Yıldırım, danışmanlık desteği görmek isteyen kişinin, hayatında yanlış giden bir şeyler olduğunu fark etmesi ve bununla ilgili değişime açık olmasını bekleriz. Çoğu zaman bireysel danışmanlık için başvuran danışanların arzusu iyi hissederek iyileşmektir. Bu çok doğal bir istek olmakla beraber danışmanlık süreciyle uyuşmaz. Kendi iç yolcuğuna çıkmak için gelen danışanlar hayatlarında yapacakları her değişiklikten sonra olumsuz duygular hisseder. Bunun sebebi beynin bir konfor alanı vardır. Hep aynı şeyleri yapmak ister, hep aynı yoldan yürümek ister, evde bile hep aynı koltukta oturmak ister. Dolayısıyla kişi bu yolculuk sürecinde hayatıyla ilgili yaptığı her değişiklikte kaygı, korku, endişe gibi bilinmezliğin getirdiği doğal duygularla karşılaşır. Bu süreç geçici olmakla beraber kişinin danışmanlık sürecindeki beklentisiyle uyuşmazlık gösterir.
Seans odası kişinin zaman zaman canının acıdığı, ağladığı, üzüldüğü, şaşırdığı, farkındalığının arttığı, ilişki kurma yetisinin kuvvetlendiği, tıpkı bir ayna gibi kendini gördüğü, kendisiyle tanıştığı bir yerdir. Kişi neyi sevdiğini, hangi durumlarda öfkelendiğini, neyin onu üzdüğünü, aslında kim olduğunu görür. Uzun, keyifli, zorlu, umutlu bir yolculuktur. Bu yolculuğun sonunda ithaki (mutluluklar ülkesi) ülkesi yoktur.
Ataköy Aile Danışmanı Gülcem Yıldırım: Hayat devam ettikçe olumsuz duygular da devam eder, kayıplar, üzüntüler, öfkeler hepsi devam eder. Seans odasında kişi bu duygularla nasıl başa çıkacağını öğrenir. Duygularıyla savaşmak yerine onları kabul edip, var olmasını izin verip onları seyretmeyi öğrenir. Hissettiklerinin anlamını kendi kendine bulmayı öğrenir. Arkadaşım öyle dediği için bu kadar üzüldüm, annem şöyle davrandığı için öfkelendim, bu kadar çok çalıştığım için bunaldım demeyi öğrenir. Seanslardan sonra çocukluğunda yaşadığı problemlerle bugün karşılaştığında duygusu daha hafif olur. Çocuklukta üzüntü veren anıların duygusu boşaldıkça kişide hafifleme, genişleme, özgürleşme duyguları olur. Danışmanlık sürecinden sonra eskisi kadar yüksek duyguları olmaz. Eskisi kadar dibe çökmez. Üzüntüsü daha az ve geçici olur. Çocukluğunda yaptığı, iyi hissettiren davranışları bulmak da danışmanlık sürecinin ilerlemesinde kişiye çok katkı sağlar. Çocukluğunuzda yaptığınız, iyi hissettiren davranışları bugün yapmak kişinin iyileşmesini sağlar. Sebebi kişinin kendisiyle bağ kurmasıdır, kendi gerçek kimliğiyle bağ kurması.
Online terapiye olan talep, teknolojinin ve internet kullanıcılarının günümüzde hızla artması ile beraber ciddi oranda artış göstermiştir. İnternet kullanımının yaygınlaşması, bütün dünyaya erişimi tek bir tuşa indirgemiştir. Ülkemizde henüz çok yaygın olmasa da dünyada yaygın olarak kullanılan online terapinin ükemizde de çok yakın bir gelecekte hızla yaygınlaşacağı kanaatindeyim.
Günümüzde zaman, ulaşım ve yoğun iş şartları nedeniyle pek çok kişi yüz yüze danışmanlık desteği almakta zorlanıyor. Hal böyle olunca danışmanlık desteği almak için online terapiye olan ilgi ve talep gitgide artıyor. Online terapi özellikle; yurt dışında bulunup dil sorunu nedeniyle danışmanlık desteği alamayan kişiler, yoğun iş temposundan dolayı zaman bulamayanlar, içe dönük kişiler, hali hazırda danışmanlık desteği alırken şehir ya da ülke değişikliği yapanlar ve herhangi bir sebepten yüz yüze danışmanlık sürecini tercih etmeyenler için kurtarıcı bir nitelik taşıyor.
Online Terapi ;internet üzerinden görüntülü ve sesli olarak gerçekleştirilen bir danışmanlık hizmetidir. Online terapi uygulaması genellikle skype, zoom, google meet ya da whatsapp görüntülü arama üzerinden yapılır. Online terapi seansları için internet bağlantınızın ve bilgisayarınızın ya da telefonunuzun olması yeterlidir. Online terapi sırasında sessiz, rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortam olması gerekir.