Olur. Sevgili, partner ya da evlilik ilişkilerinde en büyük sınavlardan biri farklılıkların ve anlaşmazlıkların nasıl ele alınacağıdır. Çiftler bazı konularda anlaşamadıklarında tartışmaları çoğu zaman münakaşaya sonra da kavgaya dönüşür. Birbirini seven iki insan ilişkinin ilerleyen zamanlarında sevgi dolu bir şekilde konuşmayı bırakıp birbirlerini incitmeye başlayabilir. Taraflardan biri diğerini incitebilir, suçlayabilir, yakınabilir, çok talepkar davranabilir ya da kuşkulanabilir . İlişkinin bu şekilde devam etmesi her iki tarafında yaralanmasına ve tamiri mümkün olmayan bir sona götürebilir. Bu şekilde bir ilişki döngüsüne girildiyse her iki taraf için de ilişkiye bir süre ara vermek uygun olur.
Bu talebin temelindeki duygu kadınlar ve erkekler açısından farklılık gösterir. Kadınların ihtiyacı ilişkidir. Dolayısıyla kadınlar yaşadıkları sorunu ilişkinin içindeyken çözmeye çalışır. Karşılılıklı bir anlaşmazlık olduğunda kadın konuşup sorunu halletmek ister, erkeğin duygusu ise uzaklaşmak ve yaşadığı sorunu kendi kendine çözmeye çalışmaktır. Dolayısıyla böyle bir teklifle gelen bir kadınsa kadının duygusu ilişkiye dair umutsuzluktur. İlişkinin içinde ihtiyacının giderilmediğini, ilişki bu şekilde devam ederse bitebilir sinyali taşır. Böyle bir teklifle gelen taraf erkekse erkeğin duygusu daha çok boğulma, işgal, kendine alan açma isteğidir. Kadın ve erkek beyni bu noktada farklı çalışır. Kadınların hep ilişki içinde olma isteğine karşı erkekler yalnız zaman geçirmeye, bağımsız olmaya ihtiyaç duyar. Bu ilişki içinde çatışma yaratır.
İlişkiye ara vermek isteyen erkekse kadınların ilk düşündüğü ihtimal başka bir kadının varolduğu ihtimalidir. Böyle bir durumda kadın terk edilmeye karşı yoğun bir korku ya da kaygı hissedebilir. Burada önemli olan ayrıntı şudur. Her iki tarafın da böyle bir karar verirken ortaklaşa bir zaman belirlemeleri gerekir. Bir hafta ya da bir ay olabilir. Belirsizlik duygusu kadını çok rahatsız eder, ya bir daha hiç görüşemezsek diye düşünebilir. Terk edilme kaygısıyla ya da yalnız kalma korkusuyla başka bir partner arayışına girebilir. Ortaklaşa bir zaman diliminin belirlenmiş olması her iki tarafın da ilişkiye dışarıdan bir gözle bakabilmelerini sağlar. İlişkide yanlışlarını, eksiklerini ve hatalarını görmelerini sağlar.
İlişkiye ara vermek isteyen taraf kadınsa erkeğin duygusu öncelikle şaşkınlık olur, kadınının netliğini anladığında ise öfke ve yetersizlik duyguları hisseder.Erkeğin ilişkinin içinde en fazla talep ettiği duygu takdir edilme, beğenilme duygusudur. Erkek ilişkide cinsel performansının, zekasının, başarısının takdir edilmesine ihtiyaç duyar. Kadınlar ilişkinin başlarında erkeğin bu ihtiyaçlarını karşılama eğiliminde olur. İlişkinin ilerleyen süreçlerinde kadının takdiri ve beğenisi azalmaya başlar. Bu aşamada kadından böyle bir talep geldiğinde erkek başarısız olduğunu, yetersiz olduğunu hisseder. Dışarıdan gösterdiği duygu çoğunlukla öfke ya da umursamazlıktır. Bu duygu içinde hissettiği duygudur.
Tabi. Böyle bir süreç içine girildiyse her iki tarafın da uzaklaşıp ilişkiden beklentilerini gözden geçirmelerinde fayda var. Partnerimden beklentim nedir? Partnerim bu beklentimin ne kadarını karşılayabiliyor. Bu soruların cevabını kişilerin kendi kendine vermesi uygun olur.
Evet, ara verme talebinin altında yatan temel duygu budur. Burda partnerlerden birisi böyle bir taleple geliyorsa ilişkiyi sonlandırmaktantan ziyade ilişkiyi nasıl devam ettirebilirimin kaygısıyla böyle bir öneride bulunur zaten. İlişki iki taraflıdır. Benim tecrübelerim partnerler birbirlerini seçiyorlarsa her iki tarafın da ruhsal sıkıntıları brbirine yakındır. Yani ilişkide bir kişi yüzde yetmiş sorunlu, diğeri yüzde otuz sorunlu, böyle bir ilişkiye henüz rastlamadım. Biz ruhsal olarak kendimize benzeyen kişileri severiz, kendimize benzeyen kişilere aşık oluruz. Dolayısıyla böyle bir durumda partnerlerden birisi böyle bir taleple geliyorsa o kişi ilişkinin içindeki sorunları daha net görmeye başlamış diyebiliriz.
Evlilik dediğimiz zaman işin toplumsal, sosyolojik pek çok farklı yönleri de devreye giriyor. Evlilik ilişkisinde de benzer bir şekilde ortaklaşa bir süre belirleyip bir süre görüşmemek her iki tarafında da yaşadıkları ilişkiye daha objektif bakmalarını sağlayacaktır. Mümkünse bu süreci çevresindeki kişilere anlatmamak uygun olur. Çok yakın gördüğü birkaç dostuna anlatılabilir fakat aileler işin içine girdiğinde her iki tarafın da duyguları objektiflikten uzaklaşır. Kim haklı tartışmasına döner.
Çocuklara bu durum gerçekçi bir şekilde açıklanmalıdır. Biz annenle(babanla) bazı konularda anlaşamıyoruz. Bir ay kadar ben farklı bir evde yaşayacağım. Benimle istediğin zaman ilişki kurabilirsin. İhtiyaç duyduğunda beni arayabilirsin şeklinde bir açıklama yeterli olacaktır. Burda önemli olan çocuğa bunu açıklarken hissedilen duygudur. Öfkeli, korkmuş, çaresizlik içinde bir duyguyla açıklarsanız çocuk elbette bu süreçrten çok etkilenir. Ama eşler önce bu konuyu kendi içlerinde netleştirip, duygusunu hazmedip sonra bu meseleyi çocuğa açma yoluna gitmelidir.
Uzman desteği her iki tarafın da birbirine olan saygısını koruduğu fakat anlaşmazlıklarla başedemeyeceklerine karar verdiği noktada devreye girmeli. Çiftler genellikle çift danışmanlığında birbirlerine olan bütün kredilerini kullandıktan sonra son çare olarak bir uzmana başvuruyor. Burda da taraflardan birisi çoğunlukla ilişkiyi kafasında bitirmiş olarak geliyor. Yani destek amacıyla değil de biz anlaşamıyoruz, uzman da bunu onayladı o zaman ayrılalım yoluna gidiyorlar.
İlişkinin başlarında her şey çok güzel olur. Zamanla, yakınlaştıkça sorunlar çıkmaya başlar. Erkeğin kadından beklentileri çocukluğunda eksik kalan duyguların tamamlanmasıdır. Takdir görme, beğenilme, sevgi, özgürlük gibi kişiden kişiye farklılık gösterir. Kadının erkekten beklentileri de çocukluğunda eksik kalan duygulardır. Yani her iki taraf da çocuklukta doyurulmamış ruhsal ihtiyaçlarının giderilmesini ister. Kadınların ihtiyacı sevgi, şefkat, korunma, terk edilmeme, bağlılık ve güvendir. İlişkinin içindeki bu ihtiyaçlar zamanla karşılanmamaya başlar. Tam bu aşamada bir uzman desteği almak önemlidir. Her iki tarafında yetişkin olarak birbirini görmesi önemlidir. Taraflar karşılamaya çalıştıkları duyguların yetişkin olarak ihtiyaçları olan duygular değil de çocuklukken eksik kalan duygular olduğunu görür.Bu aşamada danışmanlıuğa gelen gelen çiftler çoğunlukla ilişkilerinde bir uyanış yaşar. Ve birbirleriyle çatışmayı bırakıp kendi iç dünyalarıyla temas kurar.. İlişkiden beklentileri daha gerçekçi ve olgun olur. En önemlisi diğerinin annesi ya da babası olmadığını görür. Cinsel ilişkileri çok daha doyurucu ve keyifli olur. Beraber vakit geçirmekten de keyif alırlar ayrı ayrı vakit geirmekten de. Yani ilişkide hem özgür olurlar hem bağlı ve güvende.
Benim gözlemim çiftlerin yapışık ikiz gibi sürekli beraber bir aktivite yaptıkları yönünde. Çiftlere önerim kendi kendilerine vakit geçirmekten keyif alacakları etkinlikler bulmaları. Örneğin çiftlerden biri yürüyüşe çıkıyorsa diğerinin evde kalıp kitap okuması. Bizim beynimizde bağlanmayı sağlayan bir hormon var. Adı oksitosin. Oksitosin birkaç dakika sarıldığımızda salgılanmaya başlıyor. Azaldığında ise beyin bu hormona ihtiyaç duyuyor. Sürekli beraber gezen çiftlerde bu hormon eksilmiyor. Dolayısıyla diğeriyle yaşanan keyifli duyguya erişilmiyor. Ara ara birbirinden uzaklaşan, ayrı ayrı zaman geçiren çiftlerin birbirlerine daha bağlı olduğunu, beraberken daha keyifli vakit geçirdiğini gözlemliyorum.
Aile Terapisti Gülcem Yıldırım
Aile-İlişki-Evlilik Danışmanı Gülcem Yıldırım; aile danışmanlığı, ilişki danışmanlığı, evlilik danışmanlığı, emdr, eft, bireysel danışmanlık alanlarında çalışan, Bakırköy Psikoterapist, İncirli Psikoterapist, Ataköy Psikoterapist, Bahçelievler Psikoterapist adreslerinde de hizmet vermektedir.
Kişilik bozukluğu kişinin çevreye uyumunu, günlük işlevselliğini bozan, kendinde gerilim- kaygı hali oluşturup, içinde yaşanılan kültürün beklentilerinden sapma gösteren, süreklilik taşıyan bir hal alması durumunda bahsedilen bedensel, düşünsel ve ruhsal özelliklerdir....
EMDR, Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, güçlü bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bugüne kadar her yaştan yaklaşık 2 milyon kişinin farklı tiplerde psikolojik rahatsızlıklarının başarıyla giderilmesini sağlamıştır.
Bireysel Psikoterapi kişinin hayatına zorluk yaşadığı herhangi bir dönemde başlayan kendine, çocukluğuna ve ergenliğine gittiği kendiyle tekrar tanıştığı uzun bir yolculuk sürecidir. Bu yolculuk sürecinde terapistin görevi bu uzun yolculuğa eşlik etmektir. Bu süreç minimum altı ay – bir sene sürer.
Ataköy Aile Danışmanı Gülcem Yıldırım, danışmanlık desteği görmek isteyen kişinin, hayatında yanlış giden bir şeyler olduğunu fark etmesi ve bununla ilgili değişime açık olmasını bekleriz. Çoğu zaman bireysel danışmanlık için başvuran danışanların arzusu iyi hissederek iyileşmektir. Bu çok doğal bir istek olmakla beraber danışmanlık süreciyle uyuşmaz. Kendi iç yolcuğuna çıkmak için gelen danışanlar hayatlarında yapacakları her değişiklikten sonra olumsuz duygular hisseder. Bunun sebebi beynin bir konfor alanı vardır. Hep aynı şeyleri yapmak ister, hep aynı yoldan yürümek ister, evde bile hep aynı koltukta oturmak ister. Dolayısıyla kişi bu yolculuk sürecinde hayatıyla ilgili yaptığı her değişiklikte kaygı, korku, endişe gibi bilinmezliğin getirdiği doğal duygularla karşılaşır. Bu süreç geçici olmakla beraber kişinin danışmanlık sürecindeki beklentisiyle uyuşmazlık gösterir.
Seans odası kişinin zaman zaman canının acıdığı, ağladığı, üzüldüğü, şaşırdığı, farkındalığının arttığı, ilişki kurma yetisinin kuvvetlendiği, tıpkı bir ayna gibi kendini gördüğü, kendisiyle tanıştığı bir yerdir. Kişi neyi sevdiğini, hangi durumlarda öfkelendiğini, neyin onu üzdüğünü, aslında kim olduğunu görür. Uzun, keyifli, zorlu, umutlu bir yolculuktur. Bu yolculuğun sonunda ithaki (mutluluklar ülkesi) ülkesi yoktur.
Ataköy Aile Danışmanı Gülcem Yıldırım: Hayat devam ettikçe olumsuz duygular da devam eder, kayıplar, üzüntüler, öfkeler hepsi devam eder. Seans odasında kişi bu duygularla nasıl başa çıkacağını öğrenir. Duygularıyla savaşmak yerine onları kabul edip, var olmasını izin verip onları seyretmeyi öğrenir. Hissettiklerinin anlamını kendi kendine bulmayı öğrenir. Arkadaşım öyle dediği için bu kadar üzüldüm, annem şöyle davrandığı için öfkelendim, bu kadar çok çalıştığım için bunaldım demeyi öğrenir. Seanslardan sonra çocukluğunda yaşadığı problemlerle bugün karşılaştığında duygusu daha hafif olur. Çocuklukta üzüntü veren anıların duygusu boşaldıkça kişide hafifleme, genişleme, özgürleşme duyguları olur. Danışmanlık sürecinden sonra eskisi kadar yüksek duyguları olmaz. Eskisi kadar dibe çökmez. Üzüntüsü daha az ve geçici olur. Çocukluğunda yaptığı, iyi hissettiren davranışları bulmak da danışmanlık sürecinin ilerlemesinde kişiye çok katkı sağlar. Çocukluğunuzda yaptığınız, iyi hissettiren davranışları bugün yapmak kişinin iyileşmesini sağlar. Sebebi kişinin kendisiyle bağ kurmasıdır, kendi gerçek kimliğiyle bağ kurması.
Online terapiye olan talep, teknolojinin ve internet kullanıcılarının günümüzde hızla artması ile beraber ciddi oranda artış göstermiştir. İnternet kullanımının yaygınlaşması, bütün dünyaya erişimi tek bir tuşa indirgemiştir. Ülkemizde henüz çok yaygın olmasa da dünyada yaygın olarak kullanılan online terapinin ükemizde de çok yakın bir gelecekte hızla yaygınlaşacağı kanaatindeyim.
Günümüzde zaman, ulaşım ve yoğun iş şartları nedeniyle pek çok kişi yüz yüze danışmanlık desteği almakta zorlanıyor. Hal böyle olunca danışmanlık desteği almak için online terapiye olan ilgi ve talep gitgide artıyor. Online terapi özellikle; yurt dışında bulunup dil sorunu nedeniyle danışmanlık desteği alamayan kişiler, yoğun iş temposundan dolayı zaman bulamayanlar, içe dönük kişiler, hali hazırda danışmanlık desteği alırken şehir ya da ülke değişikliği yapanlar ve herhangi bir sebepten yüz yüze danışmanlık sürecini tercih etmeyenler için kurtarıcı bir nitelik taşıyor.
Online Terapi ;internet üzerinden görüntülü ve sesli olarak gerçekleştirilen bir danışmanlık hizmetidir. Online terapi uygulaması genellikle skype, zoom, google meet ya da whatsapp görüntülü arama üzerinden yapılır. Online terapi seansları için internet bağlantınızın ve bilgisayarınızın ya da telefonunuzun olması yeterlidir. Online terapi sırasında sessiz, rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortam olması gerekir.